EŞ RIZASI ALINMAMIŞSA İCRA KEFALETİ DE GEÇERSİZ OLACAĞINDAN TAAHHÜDÜ İHLAL SUÇUNDAN CEZA VERİLEMEZ
eş rızası alınmamışsa (TBK 584/1) icra kefaleti de geçersiz olacağından taahhüdü ihlal suçundan ceza verilemez
T.C.
YARGITAY
19. CEZA DAİRESİ
E. 2016/16198
K. 2017/2578
T. 22.3.2017
DAVA : Borçlunun ödeme şartını ihlali suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair İstanbul 4. İcra Ceza Mahkemesi'nin 12/04/2016 tarihli ve 2015/697 esas, 2016/209 Sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair İstanbul 5. İcra Ceza Mahkemesi'nin 29/06/2016 tarihli ve 2016/107 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 29/11/2016 gün ve 12361 Sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/12/2016 gün ve KYB.2016-395431 Sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, benzer bir olaya dair Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 22/01/2014 tarihli ve 2013/24685 esas, 2014/1337 Sayılı ilamında, "... sanıkların birlikte icra müdürlüğüne geldikleri, sanıkların borca icra kefili oldukları, alacaklı vekilinin de bu hususu kabul ettiği, kefalet harçlarının yatırıldığı, talep üzerine kefillere icra emri çıkarılıp tebliğ edildiği, sanıkların sürelerden feragat ederek fer'ileri de açıkça gösterilen borcu ödeme taahhütünde bulundukları, bu işlemlerin aynı gün ve evrakla yapılmasının taahhüdü geçersiz hale getirmeyeceği..." şeklindeki açıklamalar karşısında, somut olayımızda sanık ...'nın 27/05/2015 tarihinde icra dairesine başvurup icra emrini tebliğ ederek icra kefili olarak ödeme taahhüdünde bulunduğu ve tüm yasal sürelerden feragat ettiğini belirttiği, böylece sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşması sebebiyle itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR : Dosya kapsamına göre, benzer bir olaya dair Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08.05.2014 tarihli 2016/7027-/24509 Sayılı ilamında, "İİK'nın 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri gönderilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Nitekim, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesinin birinci fıkrasında; ''Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.'' hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 584/1. maddesinde ise; ''Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır..." şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda, sanık ...'nın 27.05.2015 tarihinde İstanbul 9. İcra Müdürlüğüne vermiş olduğu kefalette, kefalet tarihinin ve icra kefili sıfatıyla yükümlülük altına girildiğinin icra kefaleti taahhüdünü içeren bölümünün, kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı gibi dosya kapsamında sanığın eşinin rızasına dair belgeye de rastlanılmadığı, bu haliyle, kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583 ve 584. maddelerinde belirtilen şartlarda düzenlenmediği anlaşılmakla;
SONUÇ : Kanun yararına bozma istemine konu İstanbul 5. İcra Ceza Mahkemesi tarafından verilen itirazın reddi kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 22/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.